CHARLÄ°E HEBDO ÇAÄžDAÅž KÂ'B BÄ°N EÅžREF

H24/ Makale / Hazım KORAL

Sayın okuyucumuz bildiÄŸiniz üzere ÅŸirretlik ve küstahlık söz konusu olduÄŸunda aklımıza ilk gelen ülke Fransa olmaktadır. Fransa, Kuzey Afrika'da iÅŸlediÄŸi cinayetlerle maruf olmakla birlikte siyasî entrikaları ve kışkırtıcı beyanlarıyla da bilinen bir ülkedir. Bu iÅŸi sadece siyasîleri yapmamaktadır. Matbuat ve medyası da bu ÅŸirretliÄŸe önayak olmaktadır. Özellikle Charlie Hebdo mizah dergisi bu iÅŸin öncülüÄŸünü yapmaktadır. Duyarlı Müslümanlar tarafından defalarca uyarılmalarına ve hatta cezalandırılmalarına raÄŸmen mukaddes deÄŸerlerimize ve yüce ÅŸahsiyetlerimize küstahça ve ÅŸirretçe saldırmaktan vazgeçmemektirler. Mukaddes deÄŸerlerimize ve Sevgili Peygamberimiz'e yönelik çirkin karikatürlerle saldırmaları, tezyif ve tahkiratta bulunmaları son derece küstahça bir tutumdur. Fransız hükümeti ise basın hürriyeti, yayın özgürlüÄŸü adı altında bu alçaklığa, bu küstahlığa adeta çanak tutmaktadır. Basın hürriyeti ayrı ÅŸeydir, insanlara hakaret ayrı ÅŸeydir. Ä°nsan temel hak ve özgürlüklerinden biri de inanç ve haysiyet dokunulmazlığıdır. Basın hürriyeti adına da olsa kimse kimsenin inancına, aidiyet deÄŸerlerine, haysiyet ve onuruna dil uzatmaya ve küfretmeye hakkı yoktur.

Maatteessüf ki, kadim tarihlerden bu yana ilâhî ve insanî deÄŸerlere karşı ÅŸeytan ve avaneleri sürekli düÅŸmanlık besleyip saldırmışlar ve olmadık yöntemlerle ilâhî nûrun dünyamızı aydınlatmasına bütün güçleriyle engel olmaya çalışmışlardır. Zekeriya, Yahya ve Ä°sa aleyhisselâmların baÅŸlarına gelenleri hatırlayın! Aynı ÅŸekilde âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz'e yönelik Mekke müÅŸriklerinin ve akabinde Yahudilerden beni Nadir, beni Kurayza ve beni Kaynuka kabilelerinin komplo ve ÅŸirretliklerini hatırlayın! Allah Teâlâ'nın nûrunu söndürmek, yeryüzünde merhamet, sevgi ve adaletin tesisine engel olmak için nasıl canla baÅŸla çalıştıklarını gördük ve ÅŸahit olduk. Beni Nadir kabilesinden ÅŸair Kâ'b bin EÅŸref'i hatırlayın! Åžair Kâ'b bin EÅŸref, müÅŸrikler Bedir'de yenilince büyük bir ÅŸok içerisinde bu hadiseye inanamamış ve iÅŸin gerçeÄŸini görünce içindeki kini boÅŸaltmak için Sevgili Peygamberimiz'i hicvetmeye baÅŸlamıştı. Özellikle Kâ'b ÅŸair olması hasebiyle bu yeteneÄŸini nefsine ve ÅŸeytana hizmette kullanarak Allah Resulü'ne ve mukaddes Ä°slâm dinine olmadık iftiralarla tezyif ve tahkiratlara koyulmuÅŸtu. Yapmış olduÄŸu aÅŸağılama, hakaret ve iftiralarla da yetinmeyip KureyÅŸli müÅŸrikleri Müslümanlar aleyhine kışkırtmak için kırk kadar adamıyla birlikte Mekke’ye giderek müslümanlara karşı savaÅŸmak üzere Ebû Süfyân ile anlaÅŸmıştı. Ebu Süfyan'ın huzurunda yaptığı propagandalar ve söylediÄŸi ÅŸiirlerle sürekli olarak KureyÅŸliler’in intikam duygularını tahrik ediyor ve Bedir'in intikamı için müÅŸrikleri bu iÅŸe teÅŸvik ediyordu.

Medine’ye döndükten sonra da ÅŸiirleriyle Resûl-i Ekrem’i ve ashabını hicveden, etkili konuÅŸmaları ve servetiyle müÅŸrikleri Müslümanlara karşı kışkırtmaya devam eden Kâ‘b b. EÅŸref’in davranışlarından rahatsız olan Sevgili Peygamberimiz bu duruma son verilmesini istedi. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme, Kâ‘b b. EÅŸref’in süt kardeÅŸi Ebû Nâile b. Selâme, Abbâd b. BiÅŸr, Hâris b. Evs ve Ebû Abs ile bir araya gelerek yaptıkları plânla Kâ’b’ı tesirsiz hâle getirip ortadan kaldırdılar.

Kâ‘b’ın infaz edildiÄŸini duyan bir kesim Yahudi hayatlarından endiÅŸe ederek Allah Resulü'nün huzuruna vardılar ve Kâ'b gibi Ä°slâm'a saldırmayacaklarına dair teminat vererek eman istediler. Sevgili Peygamberimiz onları Kâ‘b gibi faaliyette bulunmamaları konusunda uyardı ve müslümanlara ihanet etmemek üzere antlaÅŸma tekliflerini kabul etti. Resûlullah, Remle bint Hâris’in evinde yahudilerle bir araya gelerek onlarla antlaÅŸma yaptı ve antlaÅŸma metnini Hz. Ali’ye yazdırdı...

Yahudiler büyük bir memnuniyet içerisinde Allah Resulü'nün huzurundan ayrıldılar...

Aradan yüzyıllar geçti ve bu sefer Kâ'b bin EÅŸref'in rolünü Fransa üstlenmiÅŸti. Saraylarında dinî ve ahlâkî deÄŸerleri tezyif eden ve küçümseyen davranışlar sergilemeye baÅŸlamışlardı. Bu duruma muttali olan, bu durumu duyan Osmanlı PadiÅŸahı Kanunî Sultan Süleyman, Fransa Kralı l. Fransuva'ya bir mektup gönderip iÅŸledikleri ahlâksızlığa derhâl son vermelerini, aksi takdirde gelip saraylarını baÅŸlarına yıkacağını bildirmiÅŸti. Bu ciddi tehdit karşısında Fransa, iÅŸlediÄŸi ahlâksızlığa derhâl son vermek zorunda kalmıştı.

Yine aradan yüzyıllar geçiyor ve bu sefer yine Fransa'yı ve onun beslemesi olan mizah dergisi Charlie Hebdo'yu sahnede görüyoruz. Bu çirkef ve bir o kadar da ÅŸirret olan dergi yayın hayatına baÅŸladığı günden beri aziz dinimiz Ä°slâm'ı ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz'i hedef alıp belirli aralıklarla tezyif ve tahkiratlarını karikatür üzerinden sürdürdü. Zaman zaman da bu çirkin saldırılara tepki olarak Müslüman halkımız baÅŸta Paris olmak üzere Avrupa'nın çeÅŸitli baÅŸkentlerinde ve Ä°slâm ülkelerinde protesto gösterileri yaparak tepkilerini dile getirmiÅŸler ve bu ÅŸekilde de olsa mukaddes deÄŸerlerimize sahip çıkmışlardı. Fakat basın hürriyeti, düÅŸünce özgürlüÄŸ adına devlet gücünü arkasına alan necis Charlie Hebdo paçavrası ÅŸirretçe ve küstahça saldırılarına devam etti.. Sabır bardağını taşırıyorlardı ama farkında deÄŸillerdi.

Nitekim beklenen oldu ve 07.01.2015 tarihinde bu çirkef pisliklere yönelik had bildirme eylemi bir grup genç tarafından gerçekleÅŸtirildi. Öfkeli silahlı gençler Charlie Hebdo'nun Paris'teki binasını basmış ve 12 kiÅŸiyi infaz etmiÅŸ oldu. Cezayir asıllı Cherif ve Said Kouachi kardeÅŸler tarafından düzenlenen saldırıyı El Kaide üstlenmiÅŸti. Örgüt, bu eylemden sonra "Charlie Hebdo dergisinin Muhammed Peygamber'in karikatürlerini yayımlamasının intikamının alındığını" duyurmuÅŸtu. Olması gereken elbette bu deÄŸildi, ancak onlar kendi sonlarını hazırladılar.

Bu olaydan sonra Avrupa ülkelerinin üst düzey siyasîleri ile iÅŸgalci Siyonist çete lideri Netanyahu ve maatteessüf ki dönemin baÅŸbakanı Ahmet DavutoÄŸlu'nun katılımıyla el ele, omuz omuza vererek Paris caddelerinde Charlie Hebdo dergisine destek yürüyüÅŸü yaptılar. (Burada ufak bir ayrıntıya temas etmeden geçemeyeceÄŸim: Söz konusu yürüyüÅŸ korteji baÅŸlarken dönemin Fransa CumhurbaÅŸkanı François Hollande bütün baÅŸkanlarla teÅŸekkür için tokalaşırken, "senin burada ne iÅŸin var?" dercesine küstahça kafasını çevirip DavutoÄŸlu'nu es geçmiÅŸti. Bu da ayrı bir küstahlık örneÄŸi idi.) Sonuçta bu destek yürüyüÅŸü o çirkeflere daha da cesaret verdi ve mukaddeslerimize saldırıya kaldıkları yerden devam ettiler.

Belirli aralıklarla bu tacizler hep devam etti. Bugünlerde yine sahneye çıkıp saldırılarını aynı çirkinlikte devam ettirmektedirler. Bu melun dergi bir süre önce CumhurbaÅŸkanı Sayın ErdoÄŸan'ı da hedef alarak ahlâksızca çirkin karikatürler yayınlamıştı...

Åžimdilerde tekrar sahneye çıkıp mukaddes dinimize ve saygın ÅŸahsiyetlerimize yönelik tezvirat ve karikatürlerle saldırmaya, tezyif ve tahkirata devam etmektedirler. Onlara ÅŸunu demek lazım: "Bre alçaklar, bre melunlar yine mi sahnedesiniz? Siz ne arlanmaz, ne uslanmaz melunlarmışsınız böyle?" Derginin Yayın Yönetmeni Laurent "Riss" Sourisseau, son sayıda kaleme aldığı baÅŸyazıda küstahça meydan okumaya ve mukaddeslerimize dil uzatmaya devam ediyor... Bu küstahlığa, bu alçakığa bir ÅŸekilde dur demek lazım. Müslüman ülke liderleri diplomatik olarak giriÅŸimde bulunup Fransa hükümetini uyarmalıdır. Gerekirse ticarî yaptırım uygulanmalıdır.

Not: Sayın okuyucumuz, Charlie Hebdo dergisinin yüce ve aziz deÄŸerlerimize yönelik alçakça saldırılarını protesto etmek ve tepkimizi dile getirmek için 15 Ocak 2023 tarihinde, saat 16.00'da Taksim Camiî'nde buluÅŸmak üzere sizleri "Ümmet-i Vahide Platformu" adına davet ediyoruz.

• Charlie-Hebdo