VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 21 May 2021 17:52:58

0 Yorum

Kez Okundu.

Caniler Kabinesi

CANİLER KABİNESİ

H24/Tarih/Metin HASIRCI

Muhterem okurlarım yazının başlığını görüyorsunuz ve “Nedir bu diye?” sorarsınız kendi kendinize! Belki de “Vay be!” diyebilmeniz kabildir.

Sultan-ı Muazzam Abdülhamid-i Sani'nin Meşrutiyeti’nin kabinesine bu başlıkla Metin Hasırcı değil çeyrek asır Abdülhamid Han’ın Şifre katibinin işi bu ifadeyi kullanma cüreti. 'Abdülhamid'in Şifre Katibi Mehmed Selahaddin Efendi'nin ‘Bildiklerim’ adını vermiş olduğu kitabının 55. sahifedeki anılarındaki, beyanlarına aittir. Koskoca bir imparatorluk hükümeti kabinesine bu ismi vermek kolay kolay beyan edilebilecek ve açıkça izaha çalışılacak beyanlardan saymak kolay değildir diye düşünüyorum.

O zaman Selahaddin Efendi’nin feryadına bakalım neyi nasıl bir asır önce satırlara dökmüş:

Hüseyin Hilmi Paşa’nın bu ikinci sadareti yukarıda konulan ara başlıkla yâd olunsa yeridir. Çünkü bu kabineye mümkün mertebe ittihatçıların dolduruldukları göz önüne alınır ve tatbikata bakıldığında görülecek olan manzara böyle isimlendirilmesinde isabet vardır. Bu kabine evvelâ Yıldız sarayı yağmasını gerçekleştirenleri temize çıkardı. Daha da, sonra yine Yıldız Sarayı baskını sırasında meydana gelen olayların nihayetinde mazlumların hakkını ortada bıraktı. Yine birçok kişinin nâhak yere katline ve idamına seyirci kaldı.

Sultan Abdülhamidi, bankalardaki nâkit para ve senetlerini bağışlamaya icbar eden muameleye en azından göz yumması, bir gasp hükümeti olduğunu ortaya koyar. Nihayet sokaklarda her türlü cinayetin, ittihatçılar tarafından işlenmişlerine müsaadekâr tutumları, verilen nâmı almaya hak kazandırmıştır.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Câniler Kabinesi adını verdiğimiz İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin Babıâlî Şube-i Merkeziyesi, Şeref Efendi sokağındaki ittihatçıların genel merkezi heyeti idare reisleriyle birleşerek, Yıldız Sarayı hümayunundan aldıkları, mücevherat ve diğer kıymete haiz malları, târihin yazmaktan yüzünün kı zaracağı bir surette, sarayı hümayunda bulunan hizmetkâr ve kalfalardan, cebren ve işkence yaparak gasp ettikleri elmas gibi pek değerli eşyayı güya pederlerinden mirasmış gibi aralarında paylaştıktan sonra, ahalinin gözünü boyamak kastıyla bir kaç parça mücevheri Avrupa’ya gönderip bunların değeri olan üçyüzküsûr bin lirayı bulan küçük bir miktarı, Donanma Cemiyeti’ne yardıma verdiklerini ve bir miktar mücevher ve de parayı hazineyi hümayuna ve müzehaneye verdiklerini utanmadan ilân etme yoluna gittiler...

TRABLUSGARP İÇİN BİR İFŞAAT

 Hüseyin Hilmi Paşa kabinesi böyle yağmalar yapmak ve cinayetleri, soygunları örtme ile meşgulken, koruyucuları makamında bulunan Almanya İmparatoru 2. Wilhelm ile hükümetin velinimetleri olan, İttihad ve Terakki Cemiyeti merkezinden gelen emirler üzerine Trablusgarb pazarlığı için Roma elçimiz olan İbrahim Hakkı Paşa’ya yardım etmek ve resmî sıfat taşıdığından, giremeyecekleri yerlere girip çıkmak ve göremeyeceği adamları görüp konuşmak için itimat olunur, kâr yapmayı bilen bezirgânların büyüklerinden lâzım geldiğinden bu gibi vaziyetlerden anlayan ve iki tarafın itimadını kazanmış tüccar- gönderilmiş ve bilhassa Karaso Efendi(!) nin bu husustaki gayret ve vatanperverânesi (!) ile, iş yoluna girmiş olduğuna ve makam-ı sadarete getirilmesi bu meseleyi sona erdirebilmesi için, Hakkı Paşa'nın sadareti kararlaştırılmıştı.

Buna bağlı olarak da, H.Hilmi Paşa’nın kabinesinin devrilebilmesini temin için parlamenter hayatın gereklerinden biri olan bir soru ve arkasından tâlep olunan itimad oyunu hükümetin kazanamadığı sonucunu getirince iş bitti.

H.Hilmi Paşa kabinesi yuvarlandı gitti.

Fiemanillah.

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER