VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 24 April 2020 14:37:22

0 Yorum

Kez Okundu.

BİR İHTİLAFIN NEŞETİ

BİR İHTİLAFIN NEŞETİ

H24》MAKALE 》Metin HASIRCI

Tanzimat Meclisi Reisi Yusuf Kâmil Paşa bir gün Mehmed Said efendiyi yanına çağırtır. Paşanın yanında Mahmud Celâleddin Bey de bulunmaktadır. Yusuf Kâmil Paşa; bize iki müellif lâzım oldu. Müellif-i evvel Mahmud Bey, müellif-i sânî de sensin der.

Vilâyetler yasasını yazınız diye sözlerine devam eder. Bu sırada Mahmud Bey; müsaade buyurunuz kulunuz yazarım dedi. Bunun üzerine Kâmil Paşa: "Said Bey müellif-i sânîdir" cevabını vermesine rağmen Mahmud Bey ısrar edince, Said Bey: “Beyefendi kulunuz, yazsın" dedim, diyor.

Bunun üzerine Yusuf Kâmil Paşa, yüzüme mâna dolu bir tavırla baktı. Adetâ; bu bakışta, o yazabilir mi sorusu görülüyordu. Said Bey: Nizamnâmeyi yazdım ve Yusuf Kâmil Paşa'ya takdim ettim. Tetkik etti. Mahmud Bey'le beni Sadrazam Âlî Paşa'ya gönderdi. Gittik verdik. Birkaç gün nezdinde kaldı. İki noktası tashih olunmuş, bir madde de kendileri ilâve etmişti.

Bana 4. rütbeden Mecid-i Nişânı verdi. Mahmud Bey; o vakitden beri bana husumet ve rekabet gösterir demekte idi Mehmed Said Paşa. Hemen biz buraya sıkıştıralım ki, "Son Sadrazamlar" adlı önemli bir eser yazmış olan M. Zeki Pakalın, İbnül Emin Bey'in yukarıdaki hadisede, Mahmud Celaleddin Bey'i (daha sonra paşa) küçümseme niyeti yoksa hatıra, hafızasında yanlış kalmış demektir. Said Bey'in o târihde Mahmud Bey'e bir fâikiyeti olamayacağı gibi Yusuf Kâmil Paşanın, Mahmud Celâleddin Bey'e böyle bir davranış göstermeyeceğini beyan ediyor.

Okurlarımız ve dinleyicilerimiz, bu bahse bir mim koyarlarsa, çalışmamızın ileri safhalarında Pakalın'ın itirazını destekleyecek anekdotlara rastlayacaklardır. 1291/1874 tarihinde Ticaret ve Nâfia nâzırlığının mektupçuluğuna getirilen Mehmed Said Bey, çok geçmeden onbin krş. maaşla sadaret mektubçuluğuna, Ulâ evvelî rütbesiyle tâyin oldu. Bu inha, Hüseyin Avni Paşa sadaretinde gerçekleşmiştir. Devrin gazetelerinden bazıları bu tâyini ümidlerle karşılamış, Mösyö Bordiyano'nun sahibi olduğu gazete ise, selef Zihni Efendi'nin gidişine esef etmektedir. Mahmud Nedim Paşa; makam-ı sadarete geldiğinde, ki bu görev aynı zamanda şimdiki içişleri bakanlığını yerine getiren vâzife olduğundan, M. Nedim Paşa; Dahiliye nâzırlıklarında bulunmuş olan Sağır Memduh Paşayı, bahse konu tecrübesi münasebetiyle tercih etmiş, Said Efendiyi Maarif Nazırlığı mektupçuluğuna göndermeyi arzu etmiş ve de tâyinler böyle gerçekleşmiştir.

⁷Fakat bu durumu kabullenmeyen Mehmed Said Bey, derhal Maarif Nâzırı Ahmed Cevded Paşaya istifasını takdim etmiştir. Bundan sonra olaylar hızla gelişir. Abdülaziz Hân'ın hal ve şehid edilmesinden sonra taht-ı Osmaniye'ye, 5. Murad geçmişse de, geçirdiği rahatsızlık doksan gün sonra onun da hâlli meselesi ortaya çıkmış ve Veliahd/Şehzâde 2. Abdülhamid hân Osmanlı tahtına oturur. Mehmed Said Bey'in istikbali bu tahta çıkışta öyle önemli bir kavşağa varmıştır ki, buna işaret etmemiz gerekmektedir. Sultan 2. Abdülhamid'in başkâtibliğinden irtika ederek yâni yükselmeye başlayarak ma kam-ı sadarete dokuz defa gelmiş bulunan, Şapur Çelebi lakablı Küçük Mehmed Said Paşanın tâlihi bahse konu halife döneminde parlamaya başlamıştı.

Taht sahibinin değişmesiyle tabii ki, bir takım mevkıi ve mansıplarda da tebeddül vücuda gelirken, sarayın kadrosu da bundan nasibini almaktaydı. Nitekim ; 11 Şaban 1293-1 Eylül 1876’da sarayın başkitabetine 30 bin kuruş maaşla Mehmed Said Paşa tâyin olundu. İki ay sonra da bâlâ rütbesine zamimeten 1. Mecidî ve 2. Osmanî nişanlarıyla taltif edildiğini görüyoruz. Mahmud Celâleddin Paşa bu arada; mabeyn müşirî olmuştur. (Bu Mahmud Celâleddin Paşa, Prens adıyla olarak anılan ve aslında Osmanlı'da olmayan bir ünvan olan prens ünvanı yerine Sultanzâde Sabahattin denmesi daha doğru sayılacaktır.

Bu Sultanzâde Sabahaddin Bey'in babası olan Mahmut Celaleddin Paşadır. Yoksa Mirat-ı Hakikat adlı değerli eserin sahibi ve çeşitli Nâzırlıklarda bulunmuş olan, eski sadrazamlardan Çorlulu zade Ali Paşa ahfadından olan Mahmut Celalettin Paşayla bir alakası yoktur. Bu arada Mabeyn ferikliğine bahriye mirlivalarından Eğinli Said Paşa getirilmiştir, bu büyük bir şair ve yazar, Bağdat’daki Osmanlı devletinin son valisi Süleyman Nazif Bey’in babasıdır. Bu görev askerî bir görev olup, amiral Said Paşa , Mabeyn müşiri Mahmud Celaleddin Pa şa'nın eniştesi idi .

PADİŞAHIN SAİT PAŞA TERCİHİ

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Bu vak'ayı 2. Abdülhamid Hân'ın uzun zaman başkâtipliğini yapan Tahsin Paşa'nın hatı ratından tâkip edelim: "Padişah, ilk başkâtibi olan Said Paşa'yı da önce Cemile Sultan'ın sarayında pek sık rastladığından tanıma imkânı bulmuştur.

Halbuki padişaha baş kâtip olarak Mithad Paşa ve arkadaşları Sadullah Paşa'yı hazırlamışlardı. Ancak padişahın hazırlanananı değil de Damad Mahmud Celaleddin Paşa'nın tanıştırmış olduğu Said Efendiyi tercih etmişliği gerçekleşti.

Günümüzde İstanbul'da yolcu taşıyan şehir hatları vapurları arasında ismi Hüseyin Hâki olan bir vapur vardır. Bu isim umuyorum ki, 1870’li yıllarda Şirket-i Hayriye meclis-i idâresi reislerinden olan Hüseyin Hâki Efendi'yi yâd etmek için verilmiş olabilir. Tabii ki böyle kadir bilen müessese ve idarecilerini takdir vicdani bir vazifedir.

Şimdi bu izahdan sonra, yazımız/sohbetimiz ile alakalı bahse aid bölüme avdet edelim. Efendim; Said Efendi ticaret nâzırlığı mektupçuluğunda bulunduğu zaman, Nâzır Suphi Paşa'nın başkanlığında toplanan şirket-i hayriye hissedarları toplantısında, yukarıda bahsi geçen Hüseyin Hâki Efendi'nin bazı hissedarları kömür işinden dolayı meydana gelen münakaşalar, müzakere nizamını bir hayli ihlâl etmiş olmasına rağmen, mektupçu Said bey'in üç saat süren müzakereleri hâvi tanzim ettiği mazbataya herkesin görüş ve rey'ini ayrı ayrı yazabilmiş olması, hazır bulunanları hayrete düşürmüştü. Bahse konu meclis de hissedar sıfatıyla hazır bulunan Damad Mahmud Celâleddin Paşa, 2. Abdülhamid hân'a, taht'a geçmesine yakın günlerde bunları anlatmıştı. Taht işi gerçekleştiğinde M. Celâleddin Pa şa, Said Bey'i hatırladı ve padişaha da hatırlattı.

Padişah anlatılanları derhatır edince Said Efendiyi kendisine başkâtip olarak tâyin eyledi. Bizim kaynaklarımızdan olan ve mevcudu hayli zamandır bulunamayan Mehmed Zeki Pakalın'ın "Son Sadrazamlar" adlı nefis eserinde, Küçük Mehmed Said Paşa'ya bir hayli sahife ayırmıştır.

Fiemanillah.

 

 

http://www.h24hbr.com/musir-cerkes-deli-fuad-pasa http://www.h24hbr.com/gumus-motor

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER