VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
KÜNYE
FİRMA REHBERİ
İLAN REHBERİ
BİZE ULAŞIN
YAZARLAR
H24HBR

@ Haber Tarihi : 21 January 2020 21:31:57

0 Yorum

Kez Okundu.

AKP İLE BAŞLAYAN SÜREÇ VE YÜKSELİŞİN TÜKENİŞİ!

AKP İLE BAŞLAYAN SÜREÇ VE YÜKSELİŞİN TÜKENİŞİ!

Mehmet necip yavuzer

AKP İLE BAŞLAYAN SÜREÇ VE YÜKSELİŞİN TÜKENİŞİ!

Özlü Söz: Kem aletle kemâlat olmaz, nakıs insandan kâmil iş çıkmaz. Batı endeksli nizam değişikliği ile ülke İslami olan her çeşit hayat tarzından uzaklaştırılırken Avrupa’nın hayata dair her şeyi yeni nesillere adım adım enjekte edildi. Bu sistemi bize getiren ve sistemin kurucusu CHP’di. Kökeni Jön Türklere dayanan bu partinin esas ana odağı sabataist Yahudiler tarafından kurulmasıydı.

(http://archive.is/uwzWH Merak edenler bu internet sitesine bakabilirler) CHP ilk dönelerde İslami olan her şeye savaş açmıştı. Âlimler idam edilmiş ve İslami olan her şey yasaklanmıştı. Bugün CB’nı Erdoğan bunu bildiği için Kılıçdaroğlu’na bu yüzden yükleniyor.

Yıllarca CHP’nin ceberut baskısı inanan insanlar üzerinde devam etti ve bu yüzden Müslüman halk CHP’nin bu davranışını hiç unutmadı ve bu baskıyı nesillerine öfkesini de katarak yıllar boyu unutmadı/unutturmadı. Bu sürecin başlangıcı ve devamında kurulan her parti sistemin bekası ve Kemalizm’e bağlılığını ifade ederek siyasete atıldı. Kimse Kemalizm’i ve uygulamalarını eleştiremezdi ve kurduğu bu sistemin İslam’a uygun olmadığı gerçeğini dile getiremezdi. Ancak hiç hesaplamadıkları bir siyasetçi siyaset sahnesine çıkmıştı ve mevcut sistemin kabul etmediği bir siyasi dille konuşuyordu. Bu kişi Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’dı…

Adalet Partisinden seçime girmesi engellenen Erbakan Konya’dan bağımsız milletvekili olarak girdi. Parlamentoya girdikten sonra 17 arkadaşı ile birlikte Milli Nizam Partisini 1969 yılında kurdu. İslamcı bir söylemin egemen olduğu MNP’nin programında, milli ve manevi kalkınmaya önem verildi. Parti, ahlak ve fazilet kavramlarını ön plana çıkarttı. Serbest rekabetçi ekonomik anlayışa ve faiz sistemine karşı çıkarak, devlet müdahalesiyle ekonomide bir nizam sağlanması gerektiğini öne sürdü. Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (Avrupa Birliği) girilmesine de karşı çıkan parti, Türkiye’de ağır sanayi yatırımlarına hız verilmesi gerektiğini savundu. Bu İslamcı söylem partinin kapatılmasına yol açtı.

Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Mart 1971’de, MNP hakkında "laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü" gerekçesiyle dava açtı. Anayasa Mahkemesi, 20 Mayıs 1971’de, partinin "laik devlet niteliğinin ve Atatürk devrimciliğinin korunması prensiplerine aykırı olduğu" gerekçesiyle kapatılmasına karar verdi. Bununla birlikte, MNP yöneticileri hakkında herhangi bir ceza davası açılmadı. Erbakan, MNP’nin kapatılmasından sonra İsviçre’ye gitti ve bir süre orada kaldı.

Kapatılan MNP’nin kadroları, benzer bir tüzükle, yaklaşık 1,5 yıl sonra 11 Ekim 1972’de, Milli Selamet Partisi (MSP) adıyla yeni bir parti kurdular. Partinin genel başkanlığına Süleyman Arif Emre getirildi. MSP, milliyetçi cephe adı verilen koalisyonlar döneminde iktidar ortağı oldu ve bu dönemde elindeki bakanlıklarla ülke kalkınmasında ağır sanayi adını verdiği hamlelere girişti ve ülkede birçok fabrikanın kurulmasına ve ülke ekonomisine yön verecek kuruluşlara zemin hazırladı. Bu partide 1980 askeri darbesi ile kapatıldı. MSP’nin kapatılmasının ardından askeri idarenin yol vermesi ile Refah Partisi kuruldu ve Necmeddin Erbakan bu partini başında ilk defa başbakan koltuğuna oturdu.

11 aylık iktidarında üç önemli projeye imza attı. D-8 Projesi Havuz Sistemi Denk Bütçe Bu üç önemli proje özellikle siyonizmin yayılmacı politikalarına engel görüldüğü için ABD’nin eliyle Doğruyol Partisi ile yapılan koalisyon alınan 28 Şubat kararlarının ardından yıkıldı ve parti kapatıldı. Daha sonra Fazilet Partisi kuruldu ayın gerekçelerle oda kapatıldıktan sonra ardından Saadet Partisi kuruldu. Fazilet Partisinin kurulmasından sonra güç sahipleri her defasında parti kapatmanın dışa karşı demokrasilerine leke gelir endişesi ile bu defa parti kapatmak yerine içten yıkmak ve parçalamak adına girişimlere başladılar. İşte tam bu sürçe içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan’ın yıldızı parlamaya başladı. Erdoğan’ı keşfeden ABD’nin Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’dir. Abramowitz, Erdoğan daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkan’ıyken 1994 yılında onu keşfeden kişidir. Bu keşif operasyonundan hemen sonra Erdoğan ilk kez ABD’ye gider, okyanus ötesiyle tanışır!

17 - 21 Nisan 1995 tarihlerindeki bu siftahı, 17 - 22 Kasım 1996 ve bir ay sonra da 20 - 23 Aralık 1996 tarihli ziyaretler izler! Ve AKP Kurulur… 2 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelir ve kesintisiz olarak bugüne kadar gelir… Geçen bu kadar süre içinde İslami bir kökenden gelen bu kişilerin Milli Görüş saflarından ayrılarak Amerika’nın desteğiyle kurulmasına ilk dönemde kimse ihtimal vermedi/vermek istemedi. Erbakan Hocanın yetiştirdiği bu kişilikler her dönemde siyonizme ve emperyalizme karşı dik bir duruş sergilemişlerdi. Bu yüzden kimse onlara toz konduramıyordu.

https://www.4x4bet123.com/ https://www.4x4bet123.com/

Yenilikçiler olarak Fazilet Partisinden ayrıldıkları zaman herkes Erbakan sistem ile oyun oynuyor. Önünü kesenlere karşı yetiştirdiği prenslerin sanki aralarında bir husumet varmış gibi bir oyun olduğu algısı oluşturulmuş ve Erbakan’ın müthiş bir siyasi manevrası olarak lanse edilmişti. Gerçek bir müddet sonra Erbakan Hocanın beyanatlarının yayınlanması ve yaptığı açıklamalarla anlaşıldı. Erbakan AKP’yi ve kurucularını siyonizmin ve ABD emperyalizminin emrine giren siyasi bir emir erlerin olduğunu beyan etti…

ABD, AKP’yi iktidara getirirken elini iki şeyle güçlendirdi. Birincisi sermaye, ikincisi medyanın gücüydü. Bu iki güç bugüne kadar AKP’nin elinde oldu. AKP bunları eline alırken öyle istediği gibi kullanma yetkisi vermediler. Verilen krediler otoban, tünel, köprü ve konutlarda kullanması şartı kondu. Yüksek faizlerle verilen kredilerle yapılan getirisi olmayan bu yatırımlar en sonunda AKP’nin ekonomiyi çökertmesine kadar götürdü.

ABD’nin tetikçi ekonomistlerinden olan John Perkins; Biz bir ülkeyi ele aldığımızda önce orada birilerini iktidar yaparız sonra onlara krediler sağlar ve ekonomik olarak onları güçlendiririz. Bu kredilerin yol, otoban, köprü, tünel ve benzeri gelir getirmeyen yatırımlara yatırmalarını söyler ve ikna ederiz. Konut yapımına girişmeleri onların fakir halka alabilecekleri evsafta ev alabilmeleri için kolaylık sağlamalarını salık veririz ki bu onların oy deposu olsun diyedir…

Sonra bankalarını satın alırız, bankalarımızla onların yaptığı otobanlarda sürmeleri için otomobillerimizi faizli kredilerle satın almalarını sağlarız ve böylece bizler o ülkeyi ekonomik olarak kendimize bağlarız şeklinde özetlediğimiz beyanatları hem yazdığı kitabında hem de kendisi ile yapılan röportajlarda dile getirilen sözlerinin bir özetidir…

Bu açıklamalar 18. Yılına geren AKP’nin icraatları ile bire bir örtüşmüyor mu? 18 yıllık icraatları sonucunda AKP iktidarı parlamenter sistem yerine getirdiği başkanlık sistemi neticesinde ülkede her şeyi tek adam zihniyetine bağlama durumu ile karşı karşıya kaldı. Dış ülkelerden alınan faizli kredilerin ödenmesi ile baş gösteren durum ülkeyi bir anda ekonomik olarak çok zor duruma soktu. Faizli kredilerin geri ödenmesinde zorlanan AKP iktidarı bu defa elde bulunan bütün ekonomik kazanımlarını bir bir elinden çıkarmaya başladı.

Kağıt, şeker, çimento ve benzeri fabrikaların satılması bir anda ülkeyi dışa bağımlı bir konuma soktu. Satılan bütün kurum ve kuruluşlardan elde edilen gelirler alınan faizli kredileri karşılayamadığı için bu defa zamlarla halkın cebine göz dikildi.

Bunları yaparlarken lüks yaşam ve israfları ile yandaşların birikmiş vergilerini silmekten de geri durmadılar… Herkesin beklentisi İslamcılar iktidar olursa onlar Allahtan korkar, lüksten israftan ve haksız kazanç elde etmekten kaçarlar diye biliyorlarken bunlar iktidarları boyunca bunları yaptılar. Kibirlenmenin zirve yaptığı ve lüks yaşam tarzını firavunlara taş çıkartacak düzeyde yapmaları halk nezdinde büyük bir hayal kırıklığına yol açtığı gibi temsilcisi gibi göründükleri İslam dininden halkta soğumalar ve sabataist kökenden gelen CHP adeta en dürüst en hak yemez bir algıya sahip oldu. Tabi bu da İslamist AKP’nin sayesinde oldu.

Yarın CHP iktidara gelirse bunun tek müsebbibi AKP’nin yaptığı kötü icraatların sonucu olduğunu şimdiden herkes bilsin… Özellikle Türkiye’deki Müslüman olarak geçinen fakat aslında İslam’ı özümlemede sorunları görünenler “İslam Birliğinin” ne kadar gerekli olduğu ve zaruretinin farkında olmadıkları gibi kendilerine sunulan makam ve paraların neticesinde azda olsa bir İslami endişeleri vardı oda bununla yerle yeksan oldu… İslam Birliği meselesini boğmak için Saadet Partisi CHP ile ittifak yaptı diye suçlayanlar AKP’nin koyu ırkçı MHP ile yaptığı ittifakı çok İslami olarak görmüşlerdi ki hiç eleştirmediler bile… Amerikancı İslam kendini o kadar kabul ettirmiş ki rahat döşeklerinde ona methiyeler dizen radikallerin sevdalarından geçilmiyor…

Kalplerin Allahın çokça zikrederek tatmin olması dileğiyle…

Henüz Bu Haber İçin Yorum Yapılmamış
Adınız Soyadınız
Güvenlik Kodu
BENZER HABERLER